a

EMPERYALİZME KARŞI DİK DURMAK !

SİYASET BİLİMCİ / SİYASET ANALİSTİ

İsmail Şimşek yazdı…

Emperyalizm karşısında dik durmak… ABD ve İsrail yayılmacılığına karşı  ülke ve millet olarak bu entegrasyon bu bütünleşme beka meselesi yönüyle oldukça önemli.

Neden sonuç ilişkisini kurabilmem için geçmişe dönük bir anekdotla başlamam gerekiyor. 15 yıl önce Hitler’in ‘’KAVGAM’’ kitabını ilk kez okuduğumda Hitler’in Yahudi toplumu için düşündükleri beni düşündürmüş, yapabilecekleri beni ürpertmiş Hitler’e lanet okutmuştu.

15 yıl sonra bu kitabı Gazze katliamı sürecinde yeniden okudum. Bu kitabı ikinci kez okumamın nedeni İsrail’in Ortadoğu coğrafyasında çocuk, yaşlı ve kadın demeden hiçbir değer gözetmeden bugünkü zulmü karşısında Hitler’in Yahudileri Almanya’dan temizlemek adına zamanla kendi içinde inşa ettiği o günkü ruh halini yeniden anlamak, anlamlandırmaktı.

Kitapta Hitler, Alman devletinin Yahudilerin medya sektörü ve ekonomik potansiyelleriyle zehirli sarmaşık misali içten içe her alanının nasıl ele geçirilmeye çalışıldığını anlatıyor tüm bu olanlar karşısında Alman devlet yöneticilerinin farkında olamadıkları tehlike karşısında gafletini anlatıyordu.

Filistin’de Yahudi devleti kurmayı amaçlayan bir siyasi milliyetçilik olarak Siyonizm, 29 Ağustos 1897’de İsviçre’nin Basel şehrinde Theodore Herzl tarafından toplanan Dünya Siyonist Kongresi ile dünya siyasal tarihinin bir parçası oldu. Siyonist anlayışın Filistin’e bir Yahudi nüfusu yerleştirme talebini dönemin Osmanlı padişahı 2.Abdülhamid Han, tüm dış baskılara ve  Osmanlı devletinin tüm dış borcunu ödeme taahhüdüne rağmen reddetmişti.

Ancak Sultan 2. Abdulhamit Han’ın bu Siyonist isteğe boyun eğmemesi Siyonistlerin Filistin bölgesinden toprak talebi ısrarının önüne geçemedi. 1908’de 2.Abdulhamit Han’ın tahttan indirilmesi ve yerine geçen İttihat ve Terakki yönetiminin devleti Almanya’nın yanında Birinci dünya savaşına sokması ve savaşının sonuna doğru 1917 yılında Osmanlı’nın savaşta yenileceğinin anlaşılması üzerine zamanın en büyük sömürge devleti İngiltere hükümeti dünyadaki tüm Yahudileri Filistin topraklarına davet etti. Bu davet üzerine  elde ettikleri zenginlikleriyle Filistin’e gelen Yahudiler yüksek paralar ödeyerek toprak alımına başladı. Sultan 2.Abdulhamit Han kadar direnemeyen Filistinli bir kısım Hristiyan Filistinliler; Lübnan, Ürdün, Suriye ve Mısır’a  göç ederken topraklarını  İsrailli yerleşimcilere yüksek fiyatlara sattılar. Sattılar satmasına da bundan sonrası malum. Tıpkı ağacı içten tüketen kurtçuk misali bölgeye yerleştikçe yerleşen Yahudi yerleşimcilerin genişleme stratejisi  1948’de İsrail devletinin ilan edilmesiyle bir devlet politikası haline getirildi. İşte Hitler’i bu soykırım düşüncesine iten zorla, gaspla vücuda yayılan bir kanser hücresi misali o günkü Filistin’i yutma stratejisinin kendi döneminde Almanya’ya da uyarlanması ihtimaliydi.

İşte bu ruh hali ile okumaya başladığım kitabın bana düşündürdükleri özetle şuydu: Bir toplum yöneticileri eliyle geçmişte yaşadığı zulmü bugün başkalarına yaşatıyor ve bu zulme ne bahasına olursa olsun  ses çıkarmıyor hatta alkışlıyorsa bu toplum o gün o zulmü hak etmiş demektir.

Bugün dünya Gazze’de 41 bin insanın soykırımına şahitlik ederken benzer senaryoların ABD ve Batı desteğiyle Lübnan’a, Suriye’ye, Irak, İran ve hatta Türkiye’ye uyarlanmak istediği de anlaşılıyor.

Hepimize yıllarca ‘’Batı değerleri’’ adı altında dayatılan gerçekte batının kendi çıkar amaçlı beklentileri için kullandığı bu çürümüş kokuşmuş düzenin bu sözde değer enstrümanı artık yeniden sorgulanıyor. Er geç İsrail soykırımına açık destek vermekle kalmayıp milyarlarca dolarlık silah veren ABD, AB devletleri tarih önünde bu yaptıklarıyla yüzleşecek…

Çıkar amaçlı kullanarak tükettikleri bu sözde batı değerleri, mazlum Filistin halkı katledilirken durdukları yer, kendilerine hatırlatılarak zamanı geldiğinde yüzlerine tükürülecek.

Dünyada iyi insanlar kişilikli devletlerde vardır. Kişilik sadece bir insana özgü bir kimlik değildir. Devletlerinde kişilikleri bunu öne çıkartan kimlikleri vardır.

Kişiliksiz devletler kategorisine bakacak olursak… Örneğin İsrail tarihin gelmiş geçmiş en kişiliksiz en alçak en soysuz devletidir. Aslında Siyonist İsrail’e bir devlette denilemez. İsrail, Teo-politik eksenli düşünen dini hurafeler ile yönetilen bir terör devletidir. ABD, adı Kızılderili yerli soykırımı ile anılan Afganistan’ı, Irak’ı ve Ortadoğu coğrafyasını kan gölüne çeviren bu devletleri istikrarsızlaştırarak devlet olma kimliğini ortadan kaldıran istikrarsızlaştırdığı bu devletleri İsrail paranoyasına mahkûm eden dünün ve bugünün en alçak en ikiyüzlü en kişiliksiz en emperyalist ikinci devletidir.

Peki kişiliği olan devletler kimlerdir derseniz… Türkiye, İspanya, Norveç, İrlanda, Güney Afrika…  Bunlar emperyalist baskılara rağmen Filistin’in Gazze’nin yanında Siyonist İsrail’in soykırımına karşı duran bunu en yüksek perdeden haykıran kişilikli devletlerdir.

Sayın Cumhurbaşkanı, 1 Ekim’de meclisin açılışında yaptığı konuşmada; silah destekleriyle bölge geleceğini zamanı geldiğinde kendi çıkarları için kullandıracak Siyonist İsrail’in yayılmacı politikasına alan açan ABD başta Batı ülkeleri karşısında iç cepheyi yani siyasetçisinden sanatçısına akademisyeninden yazarına ülke geleceği için İsrail’in emperyalist politikalarına karşı uyardı.

86 milyonluk devasa bir ülkenin özellikle savunma sanayinde geldiği nokta gösterilerek kimilerince bu hafife alabilir. Ancak İsrail’in, ABD ve Batı desteğiyle ettiği toplam yekûn, geçmişteki tarihi tecrübeler bize bu uyarının göz ardı edilmemesi gerektiğini söylüyor. Zira Hatay sınırımız bugün işgal edilmeye çalışılan Lübnan’a 2-2,5 saat uzaklıkta. Bu mesafe tehlikeye çokta uzak olmadığımız anlamına gelmiyor mu sizce?

Artık siyasi çekişmeleri bir tarafa bırakıp iç cephe olarak bu ülkenin her kesimden insanının; din ve mezhep olarak durduğu yer, siyasi ve etnik pozisyonu, dünya görüşü ve hayata bakış açısı her ne olursa olsun birazcık vatanı sahiplenme şiarı varsa emperyalizme karşı dik durmalı iç cepheyi sağlam tutmalı surda gedik açtırmamalıyız.

Unutulmamalıdır ki gaflet, toplumlar için en tehlikeli ruh halidir. Devletlerin yok oluşunun, toplumlarının esaretinin temel gerekçesidir.

 

 

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

CESUR GLADYATÖR VE SIRTLANLAR…

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.