a

Kanal İstanbul ve Siyasal Popülizm…

Firdevs Eylül Şimşek/ Üniversite Öğrencisi / Mimarlık

Geleceği kestirebilmek, yıldızlara bakarak müneccim olmanın kahve falı veya kristal küreye bakmanın ötesinde, yeni metodolojiler geliştirmekle eşdeğerdir.

Dolayısıyla yarınları tartışmak ona dair misyonu hedef tahtasına oturturken, ona dair vizyonu da   üretmeyi sağlar.
Bunun için gerekli şart, geleceği öngörmek olsa da yeter şart, ona dair gayretleri çoğaltmakla sağlanır.

Kanal İstanbul konusunda uzmanlarından başka herkes konuşuyor.

Buradan görünen tam bir kör döğüşü. Kimin nereye kime salladığı belli değil.

Olguya iktidar kanadından bakacak olursak kamuoyuna yansıyanlara bakılırsa öncesinde çalışılmış 250 uzmanın görüşleri doğrultusunda (ÇED) Çevre Etki Değerlendirme raporu hazır hale getirilmiş görünüyor.

Buna karşılık muhalefet kanadının bu projeksiyona tavrı; her zaman olduğu gibi üzerinde çalışılmamış, tembel bir öğrenci kıvamında. Oldukça tirajı komik olabildiğince klasik ve bir o kadarda demodelik…

Elbette roman gibi yazımsal türlerde belki resim, heykel gibi sanatsal ürünlerde klasikler iyidir.

Ancak iş teknolojide, yüksek katma değerli ürün üretmede, robotik tasarımlardan uzaksan hep mevcutları büyütüp kutsamak, kısaca klasiklerle yetinmeyi amaç edinmişsen bu zihinsel demodelik uluslararası rekabette toplumları ancak modern köle yapar.

Benim perspektifimden Kanal İstanbul projesi bir gelecekçilik planlamasıdır. İstanbul’un uluslararası marka şehir projeksiyonunu dahacda derinleştirecek gelecekçilik anlayışının 21.y.y. da ki iz düşümüdür.

Çok iyi planlanmış kendi enerjisini kendisi sağlayan akıllı şehirler konsepti, imarlı alt yapılı sosyal donatı alanlı planlı kentleşme, silüet olarak çevreye uyumlu ve duyarlı mimari oluşumlar, şehir ve ülke ekonomisine katkı sağlayacak rekabet gücü yüksek uluslararası karşılığı olan bir kent olgusu yaratma planlamasında görüyoruz.

İşte Kanal İstanbul’un çevresindeki mimari planlama birçok gelişmiş ülkede uzun zaman önce planlanıp uygulamaya konulmuş ‘’akıllı şehirler’’ planlamasına uygun olarak geliştirileceği için ülkemiz için ilk olma özelliğine sahip olacağını düşünüyorum.

Kanal İstanbul ile oluşturulacak güzergahın İtalya’nın Venedik şehri gibi hatta akıllı yapılaşmasıyla ondan daha fazla katma değer üreteceği ortadadır.

Dolayısıyla Kanal İstanbul ile yaratılmaya çalışılan deprem algısı, gerçekleşmesi halinde oluşabileceği varsayılan susuzluk çığırtkanlığı tam bir algı mühendisliğidir.

Bunların hiçbirinin olmayacağı duayen deprem uzmanları tarafından yalanlanırken sürekli tekrarlanan kıyamet senaryoları işin ‘’ siyasal popülizme’’ dönük bir algı manipülasyonu olduğunu dezenformasyon kokan bir bilgi kirliliğini işaret ediyor.

Bu toplumun artık geleceği ıskalama lüksü yoktur. Ve bana göre geleceği öngörebilmek feraset sahibi olmak kadar aynı zamanda bir sanattır.

Ve geleceği görebilmek ancak yarınları kavrayabilmekle mümkündür. Yarını kavrayamazsan başkalarının yayından savrulan ok misali ancak onların isteyip de savurduğu alana hükmedebilirsin. Ya da başkalarının kurguladığı tiyatro sahnesinin dekorunu oluşturabilirsin.

Geleceği gerçekleştirmek o geleceği önce hayal etmekle başlar. Hayallerinizi gerçekleştirebildiğiniz sürece gerek tarih sahnesinde gerekse ülkelerin siyasal tarihinde konuşulan ve daima hep hatırlanan başat aktör olursunuz.
Kanal İstanbul’a dönük yarınları konuşurken yarından da ötesine bir parantez açıp daha fazla neler yapılabilirliğimizi konuşmak bir vizyon işidir.

 

 

 

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

1 Mayıs ve Korku Bariyerleri…

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.