Millet olarak belki en önemli hasletlerimizden birisi her kim olursa olsun mağdur olanın yanında olma bu alana kıymet yükleme hassasiyetimizdir.
Bu hassasiyetimizden olsa gerek siyaseten başvurulan yollardan birisi de bu alanı hoyratça kullanma umursamazlığımızdır.
CHP genel başkanı Özgür Özel, merhum Sırrı Süreyya Önder adına düzenlenen tören sonrası İstanbul Atatürk Kültür Merkezi çıkışında yumruklu saldırıya uğradı.
Türk halkının en hassas olduğu bu alan acaba yine mi kullanımda sorusunu sorma ihtiyacı hissettik hepimiz.
Zira olayın gerçekleşme anına bakıldığında Özgür Özel, insan topluluğu arasında kendisine açılan koridordan yürürken korumaların kendisinin gerisinde olduğu sağından solundan gelebilecek fiziksel saldırı ihtimaline karşı korunaksız olduğu ortada iken neden bu ihtimali ortadan kaldıracak önlem alınmadığı sorusu sormak gerekiyor.
Geçmişte Ankara Çubuk’ta bir şehit cenazesinde CHP eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da benzer bir şiddete maruz bırakılmış, bir şehit yakını HDP ile iş tutmasından dolayı fiziksel şiddete başvurmuş bu saldırı neticesinde Kılıçdaroğlu suratından yaralanmıştı.
Benzer olayların toplumsal arka planına bakıldığında gerek Özgür Özel’in yaşadığı menfur saldırı gerekse öncesinde Kılıçdaroğlu’nun yaşadığı saldırının odak noktası ‘’toplumsal kutuplaşma’’ kaynaklı olduğu neredeyse ortadadır.
Özellikle ana muhalefetin ve genel başkanı Özgür Özel’in, yargının yürüttüğü Ekrem İmamoğlu’na yönelik ‘’ yolsuzluk operasyonu’’ karşısında toplum algısını bu mecradan uzaklaştırarak siyasete tahvil etmek bunu yaparken de yerli işletmeler dahil boykot ve her alanı kullanarak rövanşist siyaset üzerinden iktidar karşıtlığını konsolide etme çabasına altlık oluşturma istediği görülmektedir.
Geçmişte 251 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz darbe teşebbüsüne ‘’ kontrollü darbe’’ diyerek toplumsal mağduriyet oluşturma algısına aracılık eden ve bu hain teşebbüse karşı halkın direnişini itibarsızlaştırmak isteyen sabık genel başkan Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi kişisel mağduriyet kullanılarak buradan bir siyasal mağduriyet mi çıkartılmak istenmektedir?
Yolsuzluk operasyonunun yapıldığı 19 Mart’tan buyana gelişen sürece bakıldığında…
– CHP’liler CHP’lileri dolandırıyor suçlu iktidar,
– CHP’liler rüşvet, irtikap, hülle ihale ile yine CHP’lilere çöküyor suçlu iktidar,
– Rüşvet, irtikap, hülle ihale ile zarara uğrayan CHP’liler, çöken CHP’lileri şikâyet ediyor suçlu yine iktidar,
– O kadar CHP’li, CHP genel başkanı Özgür Özel’i koruyamıyor suçlu yine iktidar,
Tüm bu yaşananlar karşısında iktidar tarafının, Özgür Özel’in toplumu germe çabalarına karşı sessizliğini koruma ve sorumlu bir iktidar izlenimi yaratma çabası toplum nezdinde olumlu bir karşılık üretirken ana muhalefetin argümanlarının toplum nezdinde artık yavaş yavaş itibar kaybetme görüntüsü veriyor olması Özgür Özel’e, yeni bir alan açma o kadar koruma görevlisi arasında bir meczuba yumruk atma fırsatı vererek bir ‘’kontrollü mağduriyet’’ üretme ihtiyacı doğurmuş olabilir mi sorusunu akla getirmiyor değil.
Zira birkaç gün önce ana muhalefet CHP’nin miting otobüsünün görevini yapmaya çalışan emniyet görevlisi üzerine otobüs sürerek canını tehlikeye atma eylemi yine CHP’li bir vekilin özel aracını yine polis üzerine sürmesi yanında daha öncesinde yerli ticari işletmelerin boykot edilmesi gibi toplumsal zihinde ‘’devlet düşmanı’’ algısı yaratacak tavrın sergilenmesi artık kutuplaşma istemeyen toplum nezdinde bir karşılık üretmesi bir yana toplumca tasvip edilmemiş olması aşağıya giden durumun yeni bir alanına taşınarak ‘’kişisel mağduriyet’’ üzerinden yeni bir siyaset tarzı üretilebilir mi sorusuna altlık oluşturabilir mi?
Bunu önümüzdeki günlerde bu şiddetin siyasette, kontrollü mağduriyete tahvil edilip edilmeyeceğini birlikte göreceğiz. Benim fikrim spontane veya kendiliğinden gelişen bu şiddetin bir kontrollü mağduriyet yönü içermediği yönündedir.
CHP genel başkanı Özgür Özel’in, saldırı sonrası makul bir açıklama ile ‘’barışı konuşmak, şiddeti dışlamak lazım’’ şeklindeki toplumu teskin etmeye yönelik söylemi, liderlik iddiası olan bir kişinin ‘’mahallenin cesuru mu yoksa mahallenin esiri mi?’’ olacak sorusu üzerinden mahallenin cesuruna kapı aralayacak ‘’lider’’ bazlı bir yaklaşımın mütemmim cüzi sayılabilecek bir davranıştı.
Toplum mevcut koşullarda tam ortadan ikiye bölünmüş durumda. Oya ihtiyacı olan muhalefet ve ana muhalefet, muhalefetle birlikte iktidara namzet olmak istiyorsa iktidar tarafındaki seçmeni ikna etmek zorundadır. Bunun yolu da kararsız iktidar seçmenini yeniden iktidara yönlendirecek agresif siyaset ve embesil siyaset tarzı değil; makul, lider gibi davranılan siyaset tarzıdır. Ortalama sosyoloji bunu ister bunu talep eder.
Dolayısıyla siyaset arkeolojisinde provakatif veya rövanşist siyasetin, siyasete ve özellikle ana muhalefete bir şey kazandırmayacağı açıktır. Eğer bu siyaset tarzından bir şey elde edilmiş olsaydı bugün muhalefetin iktidara en yakın olduğu 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın siyaseti değil ‘’ Kılıçdaroğlu’nun siyaseti’’ iktidar olurdu.
31 Mart yerel seçimleri sonrası CHP genel başkanı Özgür Özel’in normalleşme adına takındığı tavır şişede durduğu gibi durmamış bir süre sonra teşkilatta oluşturduğu doku reddi karşısında fabrika ayarlarına yeniden dönülmüş, İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturmasına dahil olmasından sonra ana muhalefetin politikası asit üreten fabrikaya dönüşmüştü.
CHP genel başkanı Özgür Özel, yaşadığı bu hadise karşısında bir devlet adamı ciddiyetiyle makul ve makbul bir tavır sergilese de bunun uzun sürmeyeceği fabrika ayarlarına yeniden döneceği düşüncesindeyim.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e Yumruklu Saldırı…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.