a

JAKOBENİZMİN DÖNÜŞÜ VE İHRAÇ…

Yaşanan teğmenler vakası, jakoben zihinlerin hala devrede olduğu kısa metrajlı bir filmin ön gösterimi izlenimi, bir nevi dejavu hissiyati  vermişti bana…

Belki o süreçte 915 teğmenden 400’ü ayrışarak  kendilerini ispat yarışına girmişler kalan 515 teğmen ise böyle bir şeye gerek duymadan ‘’ Mustafa Kemal’in Askeri’’ olma şiarını ‘’görevlerini en iyi şekilde yerine getirerek’’ olabileceğini düşünmüş olmalılar ki böyle bir organize kalkışmaya gerek duymamışlardı.

Korsan toplantıya katılmayanlar için belki şu soruyu  sormak gerekiyor. Eğer tören yönergesi 2023’te kalkmış eski subay metnini disiplinsizce okuyanlar Mustafa Kemal’in askeri ise bu disiplinsizliğe dahil olmayan diğer 515 yeni Teğmen Mustafa Kemal’in askeri değil mi?

Verilen cezanın mahiyetine bakıldığında verilen ceza ne ‘’Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’’ demekle  ne de ‘’ kılıç çatmakla’’ ilgilidir. Verilen ceza, 7 kez talep edilmesine rağmen hiyerarşik üstlerince reddedilen ve 2023’te kaldırılan eski tören yönergesinin okunmasıyla gelişen disiplinsizle ilgilidir. Israrla okunmak istenmesi, sansasyon yaratacak bir olaya imza atmak yanında kamuoyu üzerinden birilerine mesaj verilmek istenmesidir.

Bunun organize bir eylem olduğunu nereden anlıyoruz.

1-Önceden provası kafalarda düşünülmüş ve önceden ayarlanmış basın ordusunun tören bittikten sonra alana davet edilmesi ve yeni mezun teğmenlerin ailelerinin alandan dışarı çıkartılması,

2- Kara Harp Okulu dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu’nun daha önceden ‘’ ses getirecek bir eyleme imza atmalıyız’’ şeklindeki açıklamalarıdır.

*Misal bu vakayı organize edenler nasıl olur da bunun bir disiplin ve siyasi sonuç üreteceğini bilmez?

*Veya ısrarla basın çağrılarak kamuoyuna duyurulması isteğinin nedeni nedir?

*Bu talep tam yedi kez reddedilmesine rağmen her şeyi göze alınarak bu eylemdeki ısrar nedendir?

*Dönem birincisi olan bir teğmen nasıl olurda bunun disiplinlik konusu olacağına bilmez?

*Veya biliyorsa bunu neden göze alır?

Gelinen sonuca bakıldığında toplum ve ordu yönüyle kutuplaştırılmaya dönük  amaçlanan şeye ulaşılmış mıdır?   Ulaşılmıştır…

İstenen mesaj verilmiş sonucuna bağlı olarak toplum kamplaştırılmış mıdır?  Kamplaştırılmıştır…

Atatürk ile hiçbir sorunu olmayan Türk halkı bu vaka ile ikiye bölünmüş, tarihinin en güçlü dönemini yaşayan Türk Silahlı Kuvvetler yara almış mıdır?  Almıştır…

Türk Ordusu ve Türk Milleti, birkaç ihtiras tutkunu tarafından kutuplaştırılarak bir ‘’ toplumsal kamplaşmaya’’ kapı aralanmıştır. İhraç, işte bunun için yerindedir ve önemlidir.

Tartışmasız bu ülkenin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’tür. Ve bunu kimse tartışmıyor artık. Ve tartışmadığımız diğer şey hepimiz ona vefa borçluyuz ve Mustafa Kemal Atatürk büyük liderdir bu da tartışmasızdır.  Atatürk’ten daha büyük olan tek değer vardır oda en büyük değerimiz hep baki kalacağını düşündüğümüz inandığımız gerekirse her şeyimizi ona feda edeceğimiz Türk Milleti’nin hükmi şahsiyetidir. Ve bu hükmi şahsiyet; tüm kişi, kuruluş ve kurumların üzerindedir.

Zira Hunlarla başlayıp Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar 2200 yılı aşkın bir resmi tarihi ve bilinen 16 Türk devletinin kurucu unsurunu temsil eder Türk Milleti. Ve kişi, kurum ve her türlü gerçek ve hükmi şahsiyetlerin üzerinde olan sadece büyük Türk Milleti’nin hükmi şahsiyetidir.

Mustafa Kemal, ebedi başkomutan; Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünün başkomutanı; Türk askeri ise ölümlü hiçbir şahsiyetin değil baki olan ve baki kalacak olan büyük Türk Milleti’nin askeridir ve yalnızca büyük Türk Milleti’ne hizmet eder.

İhraç cezası  ne ‘’kılıç çatmakla ne de ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demekle ilgilidir. Amirlerinin ısrarlı ikazlarına rağmen ısrarla kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik yaratmakla ilgilidir. Söz konusu eylem, amirlerin izni olmadan, grup halinde organize edilmiş, basın davet edilerek eylemin kamuoyunca bilinmesi istenmiş ve emir-komuta zinciri devre dışı bırakılmıştır. Bu, askeri hiyerarşi için de kabul edilemez bir durumdur. Bunun görmezden gelinmesi mümkün değildir.

Disiplinsizliğin ‘ama’sı, ‘lakin’i, ‘fakat’ı olmaz, olamaz, olmamalıdır. Sıralı amirlerin emirlerine rağmen yapılan bu tür eylemler hiyerarşiye saygısızlığın yayılmasına ve astların üstlere karşı saygı ve güveninin azalmasına, itaatsizliğin normalleşmesine neden olacağı tartışmasızdır.

Eğer bu soruşturma neticesinde bir cezasızlık algısı yaratılmış olsaydı bunun sonuçları disiplini ile öne çıkan Türk ordusunda ciddi bir rehavete kapı aralarken 60 küsür yıldır Türk devletini çökerten demokratik enstrümanları devre dışı bırakan darbe ve darbe tehditlerini yeniden olağanlaştıracağı kaçınılmazdı.

Bu disiplinsizliği yapanlar cezasızlıkla karşılaşmış olsalardı bir gün gelir koşullar olgunlaştığında darbeyi düşünmesi muhtemel olabilirdi. İşte bunun için klişe bir kavram olarak  yeri geldiğinde  tekrarladığımız ‘’ emir, demiri keser ‘’ derken toplumsal disipline özellikle orduda disipline atıf yaparız.

Mustafa Kemal’in disiplinliğini disiplinsizliklerine alet ederek ihtiraslarının kurbanı yapan teğmenlerin, bunu kullanmak gayesi güden siyasilerin, entelektüellerin veya birçok kesimin Mustafa Kemal’in şu sözünü dikkate alması gerektiğini düşünüyorum. Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir ifadesinde ‘‘disiplin olmazsa ordular sevk edilemez!’’ der.

Nitekim 25 Nisan 1915 sabahı Conbayırı’na doğru ilerleyen düşman karşısında mermilerimiz bitti diyen Mehmetçiğe; ‘’Süngülerinizi takın ve hücuma geçin ben size taarruzu emretmiyorum ölmeyi emrediyorum, biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olur.” emrini veren Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal işte bu disiplin şiarıyla Türk Milleti’nin ebedi başkomutanı ve ebedi lideri olmuştur.

 

 

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Herkes Kendi Yüreğinde Yaşar Mevsimini…

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.