Guguk kuşu, kulaçka görevini kendi yerine üstlenecek hemcinsi saf bir kuş türü arar.
Bir gün yuvasına yumurtalarını koyacağı en saf kuş türlerinden biri olan dağ bülbülünü gözüne kestirir. Ve dağ bülbülünün hareketlerini pür dikkat izlemeye başlar. Sabırlı bir bekleyişten sonra dağ bülbülünün yuvadan ayrıldığı bir boşluk anını yakalar ve çaktırmadan yumurtalarını onun yumurtalarının arasına bırakarak oradan ayrılır. Artık hilekar Guguk kuşunun yumurtası, saf dağ bülbülüne emanettir. Farkına varamadığı bu guguk kuşu yumurtasını kendi yumurtalarından biri zanneden dağ bülbülü, kendi yavrularından önce yumurtadan çıkan Guguk kuşu yavrusunu kendi yavrularından birisi zannederek özenle beslemeye başlar.
Beslemeye başlar başlamasına da asıl sorun bundan sonra başlar. Zira Guguk kuşu yavrusu, kendi varlığına tehdit gördüğü sonradan çıkan dağ bülbülünün yavrularını annenin yuvada olmadığı bir zamanda aşağıya atarak kendisini besleyip büyüten dağ bülbülüne, bencilliğinin getirdiği hırsla yavrularını öldürerek karşılık verir. Kendisine hileyle, aldatmacayla altın tepsiyle sunulmuş mücadelesiz yaşamı, kendisine annelik eden dağ bülbülüne ihanet ederek öder.
Maalesef sadece Guguk kuşunun bencilliğinden bahsedemeyiz bu yaşam serencanımızda. İnsan hırsının getirdiği bencillikleri kendi dışındakileri yok sayma alışkanlıkları ve vefasızlıklar… Bunların her biri artık yaşamımızın bir parçası olan ve gittikçe normalleştirdiğimiz anormalliklerimiz ve dahası kanıksanmış gerçeklerimiz olarak karşımızda durmaya devam ediyor.
Buradan şuraya geleceğim.
Siyasetin sermayesi, insandır. İnsanın olmadığı yerde bir sosyolojiden bahsedemeyeceğiniz gibi iletişimin olmadığı bir yerde de etkili bir siyasetten bahsedemezsiniz.
Siyaset, algıları kontrol edebilme sanatıdır. Çünkü siyaset, iletişim üzerine kuruludur. İletişimden amaçlanan ise algıları kontrol edebilmektir.
Buradan gelmek istediğim asıl nokta şu: ‘’Siyasette başarı olgular üzerinden değil algılar üzerinden şekillenir.’’ Olguları anlatamadığınız sürece algıları değiştiremez fikirleri dönüştüremezsiniz.
AK Parti 8. İl Olağan Kongresi Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle gerçekleştirildi. Coşku, heyecan her zaman olduğu gibi yerindeydi. Şahsına teveccüh, partisinin çok önünde olan Sayın Cumhurbaşkanını yoran yıpratan ise teşkilatların yetersizliği, yeteneksizliği, kibirliliği ve tüm bu habis davranış bozuklukların getirdiği kanıksanmış yerel başarısızlık sendromuna mahkûm edilmiş olmasıdır.
Özellikle bu yerel başarısızlık sendromu Mersin ve perifer ilçeler için AK Parti teşkilatları açısından alışılagelmiş, sıradanlaşmış bir hal alırken ilk kez elde edilen Akdeniz ve birkaç kez kazanılan Aydıncık dışında başarı hanesine yazılan ciddi bir hikâye ortaya koyulamazken nihayetinde bu ilçelerde son yerel seçimde de kaybedilerek başarı sıfırlanmıştır.
Her zaman söylemişimdir. Yerel seçimlerin temel dinamikleri partinin taşra teşkilatları yani İl ve İlçe başkanları ve yönetim kurulu üyeleri ve İl, İlçe veya beldeler için gösterilen belediye başkan adaylarıdır. Parti genel başkanları ve kurmay ekibinin yerel siyasete etkisi ancak yüzde yirmi beşe tekabül eder.
Bugün Mersin ve ilçelerinin kanıksanmış başarısızlığında en büyük pay, parti teşkilatlarıdır.
Zira sahte tevazuların, dostlar alışverişte görsün tarzında söylemlerin adresi “gönülsüz, heyecansız ve davasız ‘’ teşkilatlar karşısında sadece ‘’liderlerin sırtladığı ‘’ seçim mücadelesi ancak bir yere kadardır.
AK Parti 8. Olağan İl kongresiyle oluşturulan yeni yönetim, muhtemelen 2027 yılı Kasım’ın da yapılacak genel seçimler ile 2029 Mart’ın da yapılacak yerel seçimlere ne kadar hazır olabilecek? Ekonomik türbülans yaşadığımız bu süreçte Mersin halkı nasıl ikna edilecek, ekonomik boyutlu algılar hangi ölçüde ne gibi antitezler ortaya koyularak değiştirebilinecek veya ikna edilerek stablize edilmiş istikrar kazandırılmış bu algılar seçim zamanına kadar ne ölçüde kontrol altında tutulabilinecek?
AK Parti böyle bir ikna retoriğine sahip, siyasetin teoriğini ve pratiğini iyi bilen kaç tane parti yöneticisine sahip? 350 bin nüfuslu Torosların dağ köylerine çıkıldığında bu insanların genetik kodlarını bilen veya bu kodlara sahip, bu insanların ruh ve beden dilini iyi bilen ve gelecek beklentilerinin farkında olan ciddi bir toplumsal rezerve sahip kaç tane ‘’ etkin ve yetkin yöneticiyle’’ çıkartma yapılabilecek?
Toroslar insanına gidildiğinde yıllarca Tapu ve Kadastro bürokrasisinde Çamlıyayla, Tarsus son olarak da Toroslar Tapu Müdürlüğü yapmış neredeyse dokunmadığı yardımcı olmadığı insan kalmamış kimisine abi kimisine evlat kimisine arkadaş olmuş vatandaşın işinin bitmesinde gerektiğinde inisiyatif almış ve özellikle Torosların Yörük insanlarının bir zamanlar kapısında beklediği tapu dairelerini halkın kapısı haline getirmiş bu bölgenin genetik kodlarına sahip özellikle Torosların dağ köylerinde herkesin tanıdığı her şeyine kefil olabileceği bu Yörük çocuğu niçin il yönetimde yok denildiğinde buna ne cevap verilecek?
Maalesef yıllardır avara kasnak misali aynı isimlerin parti yönetimini işgal ettiği düşünüldüğünde bu kentin birkaç yerli insanı, yer aldığı parti asil yönetim listesinden dışlanarak Guguk kuşlarının yuvadan attığı yavru dağ bülbülü misali partide zaten kaybetmiş olduğu etkili bir aktör olma kimliğinin yanı sıra bak yönetimimizde yerli de var dedirtecek dengeleyici aksesuar olma hüviyetini de yitirmiştir.
Yörükler, anaç tavuğun cülüğü güzün sayılır der.
2027 ve 2029 seçimleri geldiğinde kaybedilmiş belediyeler nasıl geri alınacak? AK Parti genel seçimlerdeki muktedir olma kabiliyetini Mersin yerel seçimlerinde dün olduğu gibi önümüzdeki dönemde başka bir bahara mı bırakacak?
Bunu hep birlikte göreceğiz.
DÜNYA LİDERİNİ BEKLİYORUZ…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.