a

Erdoğan Liderliği ve Magazinel Liderlik…

Siyasal davranış, siyaset psikolojisi içinde önemli bir yer tutsa da bütünleyici parçası ekonomik ve kültürel gibi etnolojik ve mezhepsel sebepleri içinde barındıran siyaset sosyolojisi ile şekillenir.

Ancak her halükârda siyasete can suyu veren, uğrunda fedakârlık yapılabilecek zemin; ancak lider potansiyeli ile örülür ve arkasında yürünerek mesafe alınabilir.

Muhalefet perspektifinden bakıldığında genel siyaset zemininde bugün bu ülkede hala ciddi bir siyasal liderlik sorunu olduğu neredeyse ortada.

Lider sorunu var derken kastettiğim Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğindeki, iktidar partisinin karşısında muhalefetin siyaseti dönüştürecek politikalar üretecek bunu yaparken dönüşümün ateşleyicisi olabilecek bir lider eksikliğinden bahsediyorum.

İktidarı bazı alanlarda bunaltması gereken ancak becerilemeyen bu eksiklik ‘’ülke siyasetine zevk vermediği’’ gibi seçmen tipolojisine de muhalefet yönüyle bir umut vaat etmekten çok uzak sadece ve sadece acaba bir gün olur mu mukabilinde beklenti siyaseti üreten; sıkıcı, zevk alınmayan ezik bir siyaset tarzından bahsediyorum.

Oysa siyaseti statik halden fonksiyonel hale getiren siyasete dinamizm kazandıran liderlerdir.

İç siyasette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü ve karizmatik kişiliği karşısında sönük ve aciz kalan siyasal liderlerin yetersizliklerini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tecrübeyle bütünleşmiş dirençli, dirayetli, ilkeli, yalan siyasetine mesafeli kişiliğinden kaynaklanan özellikle uzağı görebilen vizyonel seviye üstünlüğü olarak algılamak gerekiyor.

Misal, Sayın Erdoğan’ın her düştüğünde kalkması bilen azmi, siyasetteki ustalığı, hitabetindeki retorik ve samimiyeti gittikçe daha da güçlenen vizyoner duruşu, muhalefetin düşük profilli siyasal öncülerinin liderlik perspektifindeki konumlarının her seçimdeki mağlubiyetle hep daha da aşağıya çekiliyor olması, ‘’gerçek lidersizlik’’ faktörünü belirginleştirirken, zamanla bu durumu daha da müzmin hale getirmektedir.

Elbette kolay olmasa gerek Erdoğan gibi biri karşısında politika üretmek. Ancak bu seviye farkı Sayın Erdoğan’ın suçu olmasa gerek. Zira siyaset yapıyorsanız siyaset üretmeniz, siyasete can suyu vermeniz gerekir. Ya da siyaseti bırakmanız ehil ele teslim etmeniz elzemdir.

Oysa muhalefet özellikle ana muhalefet siyaseti düne kadar kişi veya kişiler üzerinden ‘’ diktatör’’ retoriği gibi politikasızlık üretmek, eski parlamenter sisteme takılı kalınmasından kaynaklanan ‘’ tek adam rejimi’’ gibi politik kifayetsizlikler ile basit ve altı boş argümanlar üreterek kalıcı bir politik hikâye yazmak mümkün olamayacağı açıktır.

Zira ‘’siyasal hamaset’’ üreten bu tür sığ politikalarla siyaset üreterek lider olma çerçevesinde uzun soluklu bir birliktelik, halkla ciddi bir muhabbet üretmezsiniz.

Bu gibi donelerle lider-seçmen ilişkisinde uzun vadeli bir fedakarlık, birliktelik ilişkisi oluşturamazsınız.

Elbette liderin boyu, posu gibi fiziksel özellikleri veya politik lafazanlığı politikada bir yere kadardır. Ancak bir yerden sonra seçmen politikacıyla gönül bağı kurmak ister. Ve bu da birdenbire olmaz. Belli şeyleri yaşamak, belli şeyleri paylaşmakla olur tüm bunlar.  Bunlar seçmen olarak sahiplenildiğinde zaten her şey bitmiş, yürünecek yolda her şey bağlılık zeminine oturmuş demektir.

Tüm bu kazanımlarıyla emperyalizme ve onun içimizdeki beslemelerine karşı dik duran lider vasfıyla son 23 yıldır Türk halkı tarafından gönülden sahiplenilmesi iç ve dış mihrakları çıldırtırken, politika üretemeyen muhalefeti de ‘’ tek adam’’ gibi çapsız ithamlarla saldırılara itmektedir.

Bugün emperyalizmin sömürge iştahlarına kelepçe vuran kan damarlarının akışını engelleyerek emboli yapan sözde güvenilmeyen müttefik Türkiye’nin ‘’diz çöktürülemeyen lideri’’ Sayın Erdoğan’ın son yıllarda siyasal hedef tahtasına oturtulması aslında muhalefet partilerin seçmen tabanları açısından oldukça anlamlı olması gerekiyor.

Bugüne kadar ciddi bir politika üretemeyen düne kadar ‘’ tek adam’’ metaforuyla mesafe   almak isteyen dış odakların beklentilerini karşılamaktan öteye gidemeyen ana muhalefetin ayrıca onların hegemonik iştahlarına zemin hazırlamak onların sömürge iştahlarına meze olmaktan öteye gidemeyen PKK/SDG/FETÖ gibi terör örgütlerinin uzantılarıyla halvete girerek siyaset üretmeye çalışmak muhalif seçmene parmak ısırtmaktan başka ne yapabilir ki?

Sorun işte burada başlıyor. Muhalefet özellikle ana muhalefet, lider pozisyonundaki siyasal elitleriyle kifayetsiz politikalarla siyaset yaparken Sayın Erdoğan liderliğindeki iktidar partisi; Suriye’yi yeniden dönüştürmek, yeni kurulacak Suriye devlet sistemini tüm kurum ve kuruluşlarıyla Türk devlet sistemine entegre çabası düşünüldüğünde aradaki vizyon farkını görebilmek gerekiyor.

Düşünebiliyor musunuz? Halep, Humus, Hama alınmış neredeyse Şam düşecek ancak ana muhalefet Genel Başkanı Sayın Özel, Kleptokratik diktatör ve zalim Beşar Esad ile diyalog kurmaktan bahsediyor. Bu vizyonsuzluk veya öngörüsüzlük değil de nedir?

Kısaca muhalefet haber peşinde koşarken Cumhurbaşkanı Erdoğan, günün manşetini atmaya devam ediyor.

Dünya, bulunduğu coğrafyada Erdoğan liderliğini tartışırken bizler kendi içimizde muhalefet cenahının magazinel liderlerini tartışıyoruz.

Yorum Türk insanının…

 

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Geleceğe Cesaret Edin!

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.