Genetik faktörün karaktersizlik olarak dışa vurumu, ahlaksızlığın davranışsal etkisi bir duruşu olmayan amorf insan tipolojisini ifade eder.
Özellikle siyasette muktedir olabilme iştahı, yapılan işin legal veya illegal olup olmadığına bakılmaksızın ‘’ben yaptım oldu’’ metaforu ile hem kişisel hem de siyasal ahlakının önüne geçebiliyor.
İşin garip tarafı bu rahatlık sadece toplumsal yaşamımızda değil siyasal mecrada da çok da fazla umursanmıyor.
Maalesef her şeyimizi çevreleyen ve sıradanlaşan bir toplumsal yozlaşma hâkim.
Yozlaşma bugünün meselesi değil aslında geçmişte de farklı değildi. Geçmişin bugünden farkı her şey gizli kapaklıydı.
Bugün sosyal medya ve dijital iletişim araçları her şeyimizi teşhir eden bir konjonktürü sağladığı için yapmak istediğin iş ne gizli kalabiliyor ne de seni hak etmediğin yerlere taşıyabiliyor.
Geçmişte birçok şey fiziki olarak depolandığı için istenildiğinde sümen altı yapılabiliyor veya istenilmediğinde imha edilebiliniyor hatta evrakta sahtecilikle değiştirilebiliniyordu.
Araştırsanız geçmişten bugüne sahtecilikle elde edilmiş belki on binlerce işe giriş diplomaları bu sayede elde edilmiş haksız unvanlar bulabilirsiniz.
Son zamanlarda CHP’nin tek adayı olmasına rağmen sanki çoklu adayla seçime gidiliyormuş gibi şehir şehir gezip üyelerden sözde destek isteyen alengirli işlerin adamı İmamoğlu ’da ‘’ hülle geçişle’’ bu işin kaymağını yiyenlerden…
Ortada erken bir seçim olmamasına rağmen 2,5 yıl önce ortaya çıkıp kendini seçim sathına atmasının nedeni ana muhalefetin adayı olarak ortaya çıkarsam diplomamla ilgili sorunu vatandaş nezdinde ‘’ mağduriyet algısı’’ ile yargı üzerinde baskı yaratarak bertaraf edebilirim düşüncesi olduğu neredeyse ortada.
Gelinen noktada İmamoğlu’nun diploma meselesi ile ilgili konu gizemini korurken süreç yerli dizi kıvamında “despot bir iktidar ve mağdur bir siyasetçi “ format ve tadında devam ediyor.
Aslında İmamoğlu’nun peçete yetiştirilemeyen terleme klişesi, geçmişte sınavlarda çalışmadan elde ettiği öğrencilik kariyeri gerekse iş yaşamında babadan gelen çaba harcamadan servetin üzerine oturmanın kısaca terlemeden elde edilen kariyerin sonucu olduğunu düşünüyorum.
Nasıl olsa babada para çuval. Siyasetçi tanıdıklar da var. Hak hukuk gözetmiyorsan böyle şeylerde bezin yoksa niye terleyeceksin ki gariban çocukların ter akıttığı sınavlarda. Nasıl olsa ileride havada ikmal yapabileceğin ekonomik gücün, bu sayede yerleşebileceğin bir sürü iyi üniversiteler var elinin altında.
2 yıl sonra sıradan teneke bir üniversiteyi atlama tahtası olarak kullanır ve Türkiye’nin en köklü en yüksek puanla alan üniversitesine İstanbul Üniversitesine zıplayıverirsin. Denklikmiş, kuralmış, hakmış, ahlaksızlıkmış kimin umurunda.
Gelinen noktada üniversite diplomasını, “sızıntı” ile haksız ve hukuksuz şekilde İstanbul Üniversitesi’ne akışkan bir civa misali “sızarak” elde eden İmamoğlu, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ne belediyenin bütçesini halkın parasını kullanarak elde ettiği CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı ile diploması iptal edilmezse ‘’yapay mağduriyeti’’ kullanarak belki de cumhurbaşkanı olacak.
Şimdi soruyorum size…
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, böyle birine layık mı?
Unutmayalım; ‘’ eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz!’’
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, Mersinli Gençlerle Buluştu…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.