a

DEVLET NEREDE?

6.2’lik İstanbul depremi, geliyorum diyen büyük İstanbul depreminin ayak seslerini iyice hissettirdi.

Maalesef 16 milyonluk İstanbul’un en büyük şanssızlığı kentin, son altı yıldır CHP’li bir belediyeye, Ekrem İmamoğlu gibi İstanbul’da sıradan bir mahallenin muhtarlığını dahi yapamayacak  kifayetsiz birine teslim edilmesiydi.

Göreve geldiğinde 100 bin konut yapacağını hem de bunu 5 yılda yapacağını söylemesine rağmen 6 yılda sadece 5 bin konut ancak yapabilen İmamoğlu gibi birinin İstanbul’a belediye başkanı seçilmesi İstanbul’un belki de en büyük talihsizliğiydi.

Her an beklenen büyük İstanbul depremine yönelik yazdığım birkaç yazımda da ifade ettiğim üzere deprem uzmanların 7.5-8 aralığında beklediği büyük İstanbul depremi sadece bir İstanbul depremi değil bundan daha öte Marmara bölgesi olarak çevre illeri de etkileyebilecek ülkemiz için beka sorunu olabilecek bir ekolojik felaket olduğunu ifade etmiştim.

Bu ekolojik felaketin sadece yüzbinlerce hatta milyonlarca insan hayatının yitip gitmesi değil aynı zamanda alt ve üst yatırımların ortadan kalkması ‘’ üretim, ticaret, turizm’’ gibi alanlarda uzun yıllara sarih etkiler yaratacağı gün gibi ortada iken Ekrem İmamoğlu’nun kentsel dönüşüm keyfiyetine devlet olarak tepkisiz kalmak bu felaketin sonuçlarına kısaca bir ‘’ BEKA’’ sorununa ortak olmaktı ve işte bundan dolayıdır ki devlet iktidar eliyle vahim sonuçlar doğuracak bu acil vakaya el atmak zorunda kalmıştır.

16 milyon İstanbulluya iller bankası aracılığı ile aktarılan paralar, İSKİ’ye ödenen su ve atık paraları, emlak vergileri, ruhsat vb. gibi kalemlerden 2025 itibarıyla İBB bütçesine giren 415 milyar TL.nin  ‘’ harami zihniyetiyle’’ yağmalanması, devlet olarak kentsel dönüşümün bu ellere bırakılmasının zafiyet yaratmaya devam edeceği sonucunu doğurmuş olmalı ki depremle gelebilecek büyük yıkıma duyarsız kalınmamıştır.

Yoksa değil 6 yıl 16 yıl geçse de bu zihin kodlarındaki anlayıştan bir şey olmayacağı olamayacağı anlaşılmıştır. Zira sol-liberal ideolojinin felsefi temeli olan seküler anlayışın insana bakış açısı ülkemiz özelinde ”elitizm” üzerinden şekillendiği için işçi, tamirci, çoban veya manav  gibi  sadece oy deposu olarak düşündüğü böyle sıradan insanlara değer atfetmemiş seçkinciliği öne çıkartarak kabiliyetli, eğitimli, üst gelir seviyesine sahip insan prototipini esas almıştır. Zaten sol kesimin seçmen tipolojisine bakıldığı zaman genellikle eğitim ve ekonomik seviyesi yüksek, kendisini sıradan insanlardan farklı veya üstün gören zihin kodlarına sahip insanlar görürsünüz.

Sol seküler anlayışça; İslam’ın sıradanda olsa insana insan olarak yüklediği büyük değer hiçbir zaman anlaşılamadığından ‘’ seküler yaşamı’’ odak noktası gören yani dünyacı, beşerî yaşamı öne çıkartan yaşam felsefesi,  her ne olursa her kim olursa özü ‘’ insan’’ olan veya olması gereken toplumsal arka planı bir türlü anlamadığından devlet, tüm alanlarda olduğu gibi belediyelerin asli görevi olan kentsel dönüşüm meselesine  ekonomik maliyetine rağmen el koyma gereği duymuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son grup toplantısının ana temasını kentsel dönüşüm üzerine kurgulaması iktidar eliyle devletin ileride vahamet doğuracak bu vakaya, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun gereğince ‘’ kentsel dönüşüm’’ sürecinin asıl sorumlusu olan idarenin belediyeler olmasına rağmen İBB’nin keyfiyetini beklemeden duruma el koyacağı işaretini vermiştir.

Büyük İstanbul depreminin ülkemizi ekonomi, idari, güvenlik alanlarında onlarca yıl geriye götürecek belki milyonlarca insanı hayattan kopartarak ‘’demografik felakete’’ kapı arayabilecek bir durum için ön almak, idrakli bir yönetim olmanın gereğidir.

İnsan kaybına tahammülümüzün olmadığı böyle bir durum karşısında birde demografik olarak nüfusun yenilenme düzeyi %2,1 iken bu oran Türkiye için 2023’te %1,51’e düşerek ülkemiz için özellikle genç insan faktörü yönüyle doğum artış seviyesinin gelecek için alarm veriyor olması  İstanbul depremi için bir an önce hareket etmek elzem hale gelmiştir.

Bu yönüyle düşünmek, kentsel dönüşüm konusunu bir beka sorunu olarak ele almak CHP ve İBB’nin tutuklu belediye başkanı Ekrem İmamoğlu zihniyetindeki anlayışlar için bir şey ifade etmese de devlet, sorumlu devlet anlayışıyla kentsel dönüşümü sahiplenerek süreci başlatmıştır.

Geçmişte gerek parlamenter sistemin gerekse bu sistemin iktidardaki siyasi otoritelerinin hantallığı ile şekillenen vasat kurumlarının ortaya çıkardığı ‘’ devlet nerede’’ anlayışı ile o hantal devlet konseptinden ‘’ devlet burada, devlet her yerde’’ anlayışındaki dinamik devlet konseptine geçiş yapılmıştır.

Yoksa siyasi istikrarsızlığın bu kadim ülkenin kaderi varsayıldığı o eski parlamenter sistemin o köhne idarelerinde  tıpkı bugünkü İmamoğlu idaresindeki İstanbul’da  olduğu gibi ” devlet nerede ” dedirtecek isyankarlığa devam eder, geliyorum diyen büyük İstanbul depremi karşısında kaderimizmiş der akıbetimizi bekliyor olurduk.

 

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Cumhurbaşkanı Erdoğan:” İstanbul’a Dayanışma İçin Değil Yeni Skandalların Üzerine Bant Çekmek İçin Geldi.”

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.