Ana muhalefet partisi CHP ve lideri Özgür Özel’in hakkını teslim etmek lazım. Sağdan soldan taşan bu kadar lağım patlağını iyi kapatıyor ‘’ algıyı’’ iyi yönetiyor.
Kamuoyu anketlerin de İmamoğlu soruşturmasının gerek diploma iptali gerekse yolsuzluk soruşturmasının siyasi olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında ona en güçlü rakip olarak adaylığının engellenmeye çalışıldığı için mahkûm edilmek istendiği sonucu belirginleşiyor.
Anketlerde çıkan oran %60’larda… 19 Mart’tan bu yana bu oranı hala muhafaza edebilmek önemli bir başarı. Dediğim gibi ana muhalefet lideri Özgür Özel algıyı bir taraftan iktidar yanlısı gazete ve TV yorumcularına kızıp devam eden bir süreçle ilgili nasıl olurda ” suçlama” yapabilirsiniz derken diğer taraftan kendisi daha baştan itibaren sanki tüm suçlama delillerini görmüş veya her haltın içindeymiş gibi savcılıkta olan dava delillerinin ” içi boş” olduğu iddiasıyla gerçekleri kamufle ederek olguyu doğal mecrasından kopartarak kendi istediği sahaya çekmiş durumda. Zaman içinde elbette yine doğal mecrasına oturacak ancak hadiseye baştan beri büyük ölçüde vakıf olan bizler için her şeyin ana muhalefet penceresinden ‘’ zül’’ olduğu saklanamayacak ölçüde bir gerçeklik.
Yukarıda ifade ettiğim üzere CHP genel başkanı Özgür Özel’in burada hakkını teslim etmem gerekiyor. Zira Özgür Özel, bu yolsuzluk soruşturmasını ‘’ siyasi mecraya’’ tahvil ededursun iktidarı kendi sahasına hapsederek takımını adeta tek kale oynatıyor.
Cumhur İttifakı tarafında Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Bahçeli ve parti sözcüsü Ömer Çelik dışında birkaç cılız ses bu soruşturmanın ‘’ siyasi’’ olmadığını ‘’ yolsuzluk soruşturması’’ olduğunu ifade etse de kitleleri konsolide etmek için bu yeterli gelmiyor. AK Parti’nin oyunu rakibinin sahasına tahvil ederek tam saha markacı yapması gerekiyor.
Ortada patlamış her tarafa kokular saçan kanalizasyon patlağı var. Buna rağmen ‘’ Yavuz hırsız ev sahibini bastırır ‘’ misali ortada usulsüzlük, yolsuzluk, irtikap ve ihaleye fesat karıştırma gibi büyük suç iddiaları olmasına rağmen özellikle AK Partinin ülke genelinde buna Mersin’de dahil İl, İlçe tüm teşkilatlar sanki basiretleri bağlanmış gibi veya CHP’li belediyelerle sanki iş tutmuşlarda işlerimiz bozulur sıkıntıya gireriz düşüncesiyle tembihlenmişler gibi ” duymadım, görmedim, bilmiyorum” misali adeta üç maymunu oynuyorlar.
İl veya İlçe başkanları, yerel televizyon ve gazetelerde ‘’ at izinin it izine karıştığı’’ şu günlerde gündemlerle ilgili çıkıp bir söyleşi vermez mi veya sosyal medyayı en aktif bir şekilde kullanarak bir şeyler söylemez mi?
Veya MKYK kararı mı gerekiyor birilerinin çıkıp bir şeyler söylemesi için?
Ana muhalefet CHP, tüm üst yönetim ve teşkilat ve parti taraftarlarıyla konuyu asıl mecrasından saptırarak İmamoğlu davasının siyasi bir dava olduğunu geçmişte AK Parti’ye oy verenlerinde olduğu birçok kesimden insanları konsolide etmiş iken AK Parti teşkilatları sahaya çıkmak, oynanan oyunu rakip sahaya hapsetmek için daha neyi bekliyorlar?
Çok kere yazdım. Yine söylüyorum.
Siyasetin birçok tanımı vardır. Bunlardan biri de siyasetin ‘’ algıları kontrol edebilme sanatı’’ olduğudur. Siyaset, iletişim üzerine kuruludur. İletişimden amaçlanan ise ALGI’ları kontrol edebilmektir.
Buradan gelmek istediğim asıl nokta şu: ‘’Siyasette başarılar büyük ölçüde olgular üzerinden değil algılar üzerinden şekillenir.’’
Olguları anlatıp insanları ikna edemezseniz, algıyı kontrol edemezsiniz. Ne kadar haklı olursanız olun elinizdeki argümanlar ne kadar güçlü olursa olsun bunu topluma, kitlelere anlatamadığınız sürece siyaseten sıradanlaşırsınız. Sonra birisi çıkar yapmadığı şeyi kendisi yapmış gibi anlatır yani sizden rol çalar emek hırsızlığı yapar sizin üzerinizden oy devşirir. Siyaset acımasız siyaset vefasız siyaset her türlü dalavereye açıktır.
Eğer siyaset algılar üzerinden yürüyorsa ki yürüyor, o zaman toplumu ikna etmekte iletişim alanlarını kullanarak algıları kontrol edebilmekten geçiyor. Zira kitleleri algı kontrolü ile siyasette mesafe alabilirsiniz.
Buradan şuraya gelmek istiyorum.
12 milyona yaklaşan üye sayısı ile AK Partinin, 1 milyon 600 yüz bin üyeye sahip CHP dahil diğer tüm partilerin toplamından daha fazla üyeye sahip olmasına rağmen son 23 yılda teşkilatın milletvekilleriyle birlikte ülke için yapılanları anlatmakta veya Cumhurbaşkanı Erdoğan nezdinde ona yönelik iftira, bühtan gibi muhalefet saldırılarına karşı onu savunmada zafiyete tanık oluyoruz.
AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bir lidere sahip olmasaydı şimdiye kadar siyasette esamesi okunmayan bir parti olacaktı.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bir insan. Bir konuşmasında günde 3-4 saat ancak uyuyabildiğini fazlasının zafiyete neden olabileceğini ülkeyi yönetmek için fedakârlık yapmak gerektiğini ifade etmişti.
AK Parti teşkilatları, milletvekilleri sizlerde tıpkı Sayın Cumhurbaşkanı gibi 3-4 saat mı uyuyorsunuz yoksa uyku ile ilgili bir kaygınız yok mu?
AK Parti, bir dava partisidir. Cumhuriyetin 2.yüzyılının kutup yıldızıdır. ” Türkiye yüzyılı’‘ gibi büyük vizyonel hedefleri vardır. Buna göre davranmanız buna göre bu siyasette var olmanız oturduğunuz koltuktan güç almak için değil o koltuğa güç vermek için orada olmanız gerekir.
Zira AK Parti, kalpten inandığınız yürekten omuz verdiğiniz bir fikri yalpalamadan, takatsiz bıraksalar dahi sendelemeden yılgınlık göstermeden savunma şiarıdır.
Gelinen noktada AK Parti ve MHP’nin dava şiarı özünde ‘’ ülke ve millet’’ davasıdır.
Özünde diyorum çünkü özünde AK Parti lideri Sayın Erdoğan ve MHP Lideri Sayın Bahçeli’nin yaşadığımız bu ekonomik türbülans iç ve dış muhalefetin dur durak bilmeyen salvolarına karşı sarsılmaz duruşlarını gıptayla izliyoruz.
Ancak liderlerin bu dik duruşu yanında parti teşkilatların, bu zor zamanda ortama kamufle olma, muhalefet sataşmalarına, haksızken haklı gibi davranma arsızlıklarına karşı dut yemiş bülbüle dönme tepkisizliklerine tanıklık ediyoruz.
Hadi MHP’yi bir tarafa bıraktık. Zira cumhurbaşkanlığı seçiminin salt tarafı değiller. Lider-doktrin-teşkilat kültü gereği Sayın Erdoğan’a oy verme yükümlüsüdürler.
Ancak AK Parti olarak kendilerine genel başkanın il ve ilçedeki temsilcisi sıfatı yüklenmiş İl ve İlçe başkanları ve yönetim veya teşkilat mensuplarının bırakın yazılı veya görsel basına mülakat vermelerini ellerinin altındaki sosyal medyayı bari etkili kullanmak ‘’ yolsuzluğu, usulsüzlüğü’’ bu arsızlığın suratına haykırmak için daha neyi kimi bekliyorlar anlamak mümkün değil.
Bir Ulusal Güvenlik Sorunu…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.