a

SİYONİST İSRAİL: ”İNSANLIĞIN YÜZKARASI”

Bugün Filistin topraklarında dünyanın gözleri önünde bir Filistinli soykırımı işleniyor.

Siyonist İsrail, karadan yetersiz kaldığı gücünü uçaklarla bombalar yağdırarak tahkim etmeye çalışıyor.  Son saldırıda çoğunluğu çocuk 45 Filistinli çadırlarıyla birlikte acı çığlıklar içinde yanarak can verdi.

Batı, dün olduğu gibi bugün de Filistinli katliamına çanak tutuyor. Dün İngilizlerin himayesindeki terör devleti Siyonist İsrail bugün ABD’nin himayesinde son bir Filistinli kalmayıncaya kadar katletme ve Filistin topraklarını yutma peşinde olduğunu bilmek gerekiyor.

İsrail’i tanımak istiyorsanız Siyonizm’i ve amaçlarını da bilmek zorundasınız.

Peki nedir Siyonizm?

Siyonizm, Yahudi milliyetçiliğidir.

Ancak şunu ayırmak gerekir. Kadim Yahudilik geçmişinde şimdiki tanımıyla bir Siyonizm tanımı olmadığı gibi, her Yahudi de Siyonist değildir.

Filistin’de Yahudi devleti kurmayı amaçlayan bir siyasi milliyetçilik olarak Siyonizm, 29 Ağustos 1897’de İsviçre’nin Basel şehrinde Theodore Herzl tarafından toplanan Dünya Siyonist Kongresi ile dünya siyasal tarihinin bir parçası oldu.

Siyonist anlayışın Filistin’e bir Yahudi nüfusu yerleştirme talebini zamanın Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid çeşitli baskılara rağmen reddetmişti.

Birinci Dünya Savaşı devam ederken, aslında ateist olan fakat Evanjelist Protestan annesinin terbiyesiyle yetişen İngiltere Başbakanı Lloyd George, “Filistin’de bir Yahudi yurdu” meselesini sahiplendi.

Savaş devam ederken 1915 yılına gelindiğinde İtilaf Devletleri aralarında yaptıkları gizli bir anlaşmayla savaştan sonra Fransa’nın itirazlarına rağmen Lloyd George, Filistin’de bir İngiliz mandası kurulmasını ve Yahudi göçünü tüm taraflara kabul ettirdi.

İki yıl sonra 2 Kasım 1917’ye gelindiğinde İngilizler, dünyadaki tüm Yahudilere bir bildirgeyle Filistin’e Yahudi göçü yapılabileceğini ilan etti.

Savaş bittikten sonra Osmanlı’ya dayatılan Sevr anlaşmasının da baş mimarı olan Lloyd George oradaki yerleşik Filistin nüfusu bile zor besleyen toprakları verimsiz ve kurak Filistin coğrafyası, dünyanın her tarafından göç eden milyonlarca Yahudi’yi besleyemeyeceğini düşünüyordu.

İki önemli konu Yahudilerin Filistin’deki mutlak varlığına altlık teşkil etti.

Birincisi, yıllarca vatansız yaşayıp toprağın kıymetini bilen Yahudiler, çorak arazide ürün verecek bir yabani buğday türünü Hermon dağı eteklerinde bulmuş ve bunu ıslah ederek milyonları besleyebilir hale getirebilme girişimine başlamışlardı bile.

Demem o ki, bu sağdan soldan toparlama millet fennin ve bilimin farkında göçüp geldikleri ülkelerden bunu biliyorlardı.

İkincisi ise Osmanlı Devleti’nin mağlup olacağı anlaşılınca, Filistin topraklarında Yahudilere izin veren kişi Hicaz emiri Şerif Hüseyin’in oğlu Kral Faysal’dı!

Sonrası bilindik durum. Filistin’e yerleşen Yahudi’ler sürekli göçlerle, daha öte asker ve sivil toprak işgalleriyle sınırları genişledi de genişledi.

Ve 1948’de İsrail devleti ilan edildi.

Önemli sorun İsrail devletinin tıpkı metastaz kanser hücresi gibi bu günkü sınırları ile kalmayacağıdır. Zira sorun Siyonizm’in ve Siyonist anlayışın belirlenmiş ve nihai bir coğrafyasının olmamasıdır.

Onun içindir ki, durmayan işgallerle ve sürekli nüfus yerleştirerek genişliyor. Gerekc1967’deki  iki devletli çözüme yönelik kararı gerekse  benzer durumdaki  BM kararlarını, dolayısıyla milletlerarası hukuku iğfal etmeye devam ediyor.

Bugüne kadar uyduğu ve uyguladığı tek BM kararı mevcut değil.

Bunun nedeni Siyonist anlayışın İngiltere’den sonra bu günkü hamisi ve himayedarı ABD. Çünkü BM’de alınan kararlar öncelikle ABD süzgecinden geçmekte veto gibi belirli mekanizmalarla yok edilmektedir.

Hitler, milyonlarca Yahudi’yi katletti. Hitlerin temel doktrini büyüyen Alman ırkının zaman içinde yaşadığı coğrafyanın yetmeyeceği ve sınırların değişmesi ve büyümesi gerektiği üzerine kurulu’’ yaşam sahası’’ teorisiydi.

Bugün gelinen noktada Hitler ile Netanyahu’nun aynı noktada buluşması insanlık için ibretlik bir durum.

Hitler’in “yaşam sahası” teorisini bugün terörist Netanyahu  uyguluyor.

Gelinen noktada tencere kapak sözü tam yerine oturdu.

Bir tarafta kan döken, ikinci Hitler terörist Netanyahu diğer tarafta bu ikinci Hitler’in hamisi ABD başkanı Joe Biden.

Nispet yaparcasına birbirlerinin kucağına oturarak ‘’ kucak oturdu’’ oyunu oynuyorlar.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

GAZZE SON DAKİKA…

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.