SİYASET BİLİMCİ / SİYASET ANALİSTİ
Mümkün olduğunca kitabın ortasından konuşmaya gayret ederim.
Zira ekonomik, siyasi, statü adına ne derseniz deyin çıkar beklentili güdülerim; ülkemi daha iyi yerlere taşımak onu daha iyi yerlerde görme beklenti ve güdülerimin önüne geçemez.
Bunun dışındakiler benim için birer teferruattan ibarettir. Bugünlerde ‘’ Kayyumluk’’ vakasını konuşuyoruz.
Bu girift konuyu birçoğumuz özellikle bir kısım muhalefet özellikle ana muhalefet olmak üzere kendi çıkar perspektifinden bir savunma mekanizması olarak DEM’in her pis işini sahiplenmeyi siyasi geleceği için elzem görüyor.
Sorun işte burada başlıyor. İşte bu yüzdendir ki siyaset özellikle ana muhalefetin başını çektiği muhalefet siyaseti gelenin gidenin içine ettiği tam bir ‘’ fosseptik çukuruna’’ döndü.
Düşünsenize görevden alınıp yerine kayyum atanan Hakkari Belediye Başkanı’na, devlete karşı neredeyse her türlü terör suçundan 10 yıl önce dava açılmış tam davanın karar eşiğinde kaçmaya çalışırken üzerinde yüklü bir para ile Van’da yakalanıyor.
Burada terör suçuyla iltisaklı bu belediye başkanının kamuoyuna yansıyan kamuoyunun bildiği suçlara yönelik iddiaları tek tek saymayacağım. Burada sorun ana muhalefet CHP ve Genel Başkanı Özgür Özel’in DEM’in her eylemi karşısında geliştirdiği sorgusuz, sualsiz sahiplenme refleksi.
Eskiden topu taca atmak, minderden kaçmak istiyorsan ağzından çıkmasını istemediğin bir söz karşısında kıvırmak için ‘ama, lakin, fakat’ gibi can simidi söz bağlaçlarını kullanır konuyu o an içinde olsa bir şekilde savuştururdun.
Şimdi artık buna bire gerek duyulmadan aleni bir şekilde ortada terörle iltisakı olan bir belediye başkanı için göstere göstere ana muhalefetin genel başkanı tarafından vokalistlik yapılıyor.
Kayyumluk elbette benim de içime sinen bir yönetim tarzı değil. Seçimle gelen seçimle gitmelidir. Demokrasi sonuna kadar işletilmelidir. Buraya kadar ortalığı kayyumluk üzerinden velveleye verenlerle hemfikiriz. Hemfikir olmadığımız olamadığımız konu şu.
Seçimle gelmek; suç işleme özgürlüğü mü kılar bir belediye başkanına?
Seçimle gelmek; 85 milyonun hakkını terör odaklarına peşkeş çekmeyi mi gerekli kılar bir yerel yöneticiye?
Ha bu sefer yine de itiraz ederek bu soruya karşılık şunu da diyebilirsiniz; Görevi başında iken yaparsa o zaman görevden alın!
Bu işi daha önceden yapan görev başında iken tüm imkanlar elindeyken daha iyi yapar yapacağını. Bunun gibi geçmişten bu yana belediye hizmetlerinin bu terör yapılanmasına peşkeş çekildiği bir sürü örnek var elimizde.
Ana muhalefet Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ve avenesi eğer kayyumu eleştiriyorsanız ve samimiyseniz dönüp ortağınız DEM’e de şu soruyu sormalısınız.
Sorun bu soruları… Gerçi bu soruları DEM’e değil Kandil’e sormanız gerekir. Zira onlar emir eri kendilerine söylenenin gereğini yapıyorlar. CHP olarak uzun zamandır milli bir kırılma yaşadığınız ortada olmasına rağmen aslında sizin yurtsever olduğunuzu ancak siyaseten DEM birlikteliğine ihtiyacınız olduğunu anlasın insanlar.
Arkasından biraz cesaretiniz varsa şunu da haykırın; Ey DEM Parti ve yöneticileri, PKK’nın bir terör örgütü olduğunu söyleyin ve terör örgütüyle ilişiğinizi kesin ve bunu deklare edin!
Bunu yapabilir misiniz? Biraz diyeceğim ama bayağı sıkar…
Dedemin bir sözü vardı. Yeri geldiğinde söyler arkasından gevrek gevrek gülerdi. Oğlum, ‘’ eşeği anırtan taşşağıdır’’ derdi. Yani demek istediği bir kişinin toplumda sözünün dinlenmesi, onun zamanla edindiği toplumsal karşılık ve cesareti ile ilgili olmasıydı.
Ana muhalefet maalesef toplumsal karşılık yaratmak yerine tüm imkanını DEM’de karşılık üretmek üzerine yoğunlaştırdığı için bu partiye söz söylemek bir tavır ortaya koymak taşşaklı olmayı cesareti gerektirir. Aslında söylemek istediğim şu. ‘’Zehirli bünyelerden siyaset devşirmek, siyaset değildir.’’
Her işin bir ahlakı edebi olduğu gibi siyasetinde bir ahlakı edebi vardır. Yelkenleri şişirmek için elbette arkanıza alacağınız bir rüzgâr gereklidir.
Rüzgârı arkaya almak ise halka hizmet ederek, bir karşılık üreterek olur. Zehir üretene fırsat vererek veya zehir üretenden fırsatçılık elde ederek değil. Zira ‘’ yasaklı alanları’’ kullanıp siyaset devşirmek, belden aşağı vurarak siyaset üretmek, uzun siyaset parkurunda nefes darlığına sebep olacağı gibi hep umudumuz erdemli siyaset yolculuğunda siyasette tedavi edilemez enfekte alanlar açar.
Burada devletin mahkemelerinin hiç mi suçu yok? Elbette var. Bir terör davası elinizde sağlam kanıtlar olmasına rağmen neden 10 yıl sürer?
Davayı 10 yıl sürünceme de bırakırsanız iyi niyetli olmayan siyasi hedeflere de kapı aralamış fırsat vermiş olursunuz.
Dolayısıyla ortalığı velveleye veren muhalefet özellikle ana muhalefet CHP ve avenesine söylüyorum. Samimiyseniz dürüstseniz kayyum siyasetine bir itirazınız varsa bu itirazınızı koyduğu kriminalize adaylar üzerinden ülke gündemini çıkmaza sokmaya amaçlayan siyasal peyzaj çabası içindeki DEM’e de yapın ki samimiyetiniz dürüstlüğünüz toplumda bir karşılık üretsin!
Sözde Solcularımız ve Entelektüel İkiyüzlülük…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.