a

BAŞIBOŞ SOKAK KÖPEKLERİ ÖLDÜRÜLMELİ Mİ?

Son günlerin en çok konuşulan konularından birisi başıboş sokak köpekleri.

Başıboş köpeklerle ilgili üç kez yasa değişikliği yapılmış ancak sorun giderilemediği gibi gittikçe artan bir köpek popülasyonuna şahitlik ediyoruz.

Son olarak bir İngiltere modeli konuşuluyor.

İngiltere modeli sokaktaki başıboş köpeklerin bir barınağa toplatılıp tedavisinin yapıldıktan sonra sahiplendirilme eğer sahiplendirilemezse ‘’ İTLAF’’ edilmesini yani zehirli iğne ile uyutulup yok edilmesini, öldürülmesini öngörüyor.

ABD, Fransa, Almanya, Hollanda, vb.gibi diğer ülkeler bu işi nasıl başarmış sokaklar nasıl sokak hayvanlarından arındırılmış tüm seçenekleri kendi dini ritüellerimiz ve kültür rezervlerimizle harmanlayarak ortaya her kesimim mutabık olduğu bir yasal güvenceye kavuşturmamız gerekiyor.

Örneğin Avrupa’nın Almanya, Fransa ve Hollanda gibi üç ülkesinde bu sorunun muhatabı yerel yönetimler yani belediyelerdir. Evde hayvan besleyenler yüksek vergiler ödüyor.

Hollanda sokakları başıboş hayvanlardan arındırmaya 1960’lı yıllardan itibaren başlamış. ‘’ Topla, kısırlaştır, aşıla ve geri bırak’’ yöntemiyle zaman içinde sokakta hayvan sayısını sıfırlamış.

Fransa’da evcil hayvanlar sokakta beslenemiyor, yasak. Eğer sokakta başıboş hayvan varsa belediye ekiplerince toplanıyor sahibi yoksa veteriner tavsiyesi ile ‘’ hayvan koruma derneklerine’’ teslim ediliyor. Evde beslediği hayvanını terk edene 3 yıl  hapis oldukça yüklü para cezaları veriliyor.

Almanya’da sokaklarda köpek görmek imkânsız çünkü yasak ve yüksel para cezaları var. Hayvan hakları yaslarla güvence altına alınmış. Sokak hayvanları, hayvan dernekleri ile barınaklarda kontrol altında tutulurken aykırı davranana caydırıcı hapis ve para cezaları veriliyor.

Baştan söyleyeyim bir kere bu model bize uymaz. Uyabilecek modeller Almanya ve Fransa modeli olabilir.

Neden İngiltere modeli olmaz çünkü bu model bizim inanç ve kültürümüze uymayan bir model olduğunu ifade etmem gerekiyor. Zira bizim inanç ve kültürümüz öldüren değil yaşatan bir inanç ve kültürü barındırıyor.

Saldırmak öldürmek hiçbir canlının fıtratında olmayan bir yaradılış gerçeğidir. Doğadaki her canlı kendini korumak yaşamını idame ettirmek üzere kodlanmıştır.

Sen saldırmazsan o da sana saldırmaz. Eğer saldırıyorsa daha öncesinde maruz kaldığı işkence, dayak, eziyet gibi şeyleri yaşadığı için bunlara maruz bırakıldığı için otomatik bir refleks bir savunma mekanizması geliştiriyordur.

Yoksa evde sevgiyle şefkatle beslediğimiz bir kedi, köpek hangi canlı türü olursa olsun saldırganlık bilmez sahibi başta diğer insanlara bir tehdit oluşturmaz.

Elbette insanlar sokaklarda yürüyemiyor. Çocuklar başıboş köpeklerin saldırısından kaçacağım diye yola atlıyorlar. Bu ölümcül kazalar içimizi yakan büyük kayıplara kapı aralıyor. Başıboş sokak köpekleri sadece insanlara değil kedi gibi başka sokak hayvanlarını parçalayarak zarar vermesi diğer bir sorun.

Geçen hafta sokak hayvanına çarpmayayım diye direksiyon kıvıran bir anne sebep olduğu kaza ile 12 yaşlarında bir evladını kaybetti.

Başıboş köpeklerin en büyük sorun yarattığı yerler özellikle kenar mahalleler. İnsanlar özellikle taşra ve varoş mahallelerde sabah erken işe veya okula gitmek için çıkan yetişkin ve çocuklar böyle saldırılara sıkça maruz kalıyorlar.

Bunların hepsi doğru. Ancak buna farklı bir yöntem geliştirmek gerekiyor.

Benim bu konudaki tezim şu… Öncelikle sokaklardaki başıboş köpekler bir çözüm perspektifinden sokaklardan temizlenmeli.

*Birinci çözüm ‘’sahiplendirilme’’ formülü. Bu yöntem ile müstakil ev ve arsası olan kendi mahrem alanında sahiplendiği sokak hayvanının barınak ihtiyacı başta aşı, mama gibi fizyolojik ihtiyaçlarını sağlayacak yetkinliğe sahip kişilere yeri geldiğinde bağlı bulunduğu belediye desteğiyle bir çözüm üretilebilir.

* İkinci çözüm merkezi hükümet genel bütçeden yerel yönetimlere yani il ve ilçe belediyelere nüfusuna göre belli bir oranda destek aktararak ve belediye ayrıca kendi bütçesinden de ayırdığı bir fon ile yer tahsisi, barınak ve diğer bakım enstrümanlarını kullanılarak ‘’ kısırlaştırma’’ formülü ile doğurganlık hızı azaltılıp bir süre sonra stabil hale getirilebilir.

*Üçüncü çözüm İtlaf yani uyutularak öldürme son seçenek olmalıdır.

Örneğin kuduz gibi hastalık yayma tehlikesi olan başıboş sokak hayvanlarına köpekler başta veteriner önerisiyle itlaf zorunluluğu uygulanmalıdır. Burada amacımız bu dilsiz canlara bir çözüm önerisi getirmek.  Ancak bu sorun bir tezatlığı da beraberinde getiriyor.

Örneğin sokak hayvanları için mücadele ettiğini söyleyen en fazla bağıran ortalığı velveleye veren hayvansever mottosu ile ortalıkta dolaşan kesimler varlıklı tuzu kuru insanlar.

Yani lüks bahçeli evlerinde sokaklarında başıboş köpek olmayan işe veya gittiği yere evinden arabasıyla çıkan evine arabasıyla giren insanlar. Yani bir sokak köpeğinin saldırısına hiç maruz kalmadığı gibi varoşlarda yaşanan sıkıntıyı sadece televizyonda, sosyal medyada veya gazetelerde gören okuyan bir gruptan bahsediyorum.

Maalesef yukarıda ifade ettiğim üzere bu ülkede böyle çelişkiler yumağını da yine birlikte yaşıyoruz.

Sözün özü,  İTLAF ilk çözüm değil son çözüm olmalı.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Mersin’de Trafik terörü…

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.