SİYASET BİLİMCİ / SİYASAL ANALİST
31 Mart seçimlerinden sonra özellikle son haftalarda siyasette kimilerine normalleşme kimilerine göre ise yumuşama sürecini konuşuyoruz.
Tabi iki sözcük özünde kendi içinde farklı anlamlar içermekle birlikte sonuçta insanların bundan algıladığı şey gerek iktidar gerekse muhalefet cephesinden siyasetin, siyasette olması gereken yere oturtma çabasına fırsat verilmiş olmasıdır.
31 Mart seçimleri sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 2 Mayıs’ta AK Parti Genel Merkezi’nde Genel Başkan sıfatıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyareti. Ardından 40 gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem AK Parti Genel Başkanı hem de Cumhurbaşkanı sıfatıyla CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i CHP Genel Merkezi’n de ziyareti.
Tüm bunlar uzun zaman sonra siyasette istenen özlenen tablolar.
Her zaman söylerim muhalefet etmek demek bir kör döğüşü misali iyi veya kötü iktidarın her yaptığı şeye itiraz etmek demek değildir. İyi şeyleri daha iyisi yapılabilir eleştirisi üzerinden daha iyisini göstermek suretiyle kötü yaptığı şeyleri ise iyisini göstererek istikamet çizmekle yapabilirsiniz.
Özellikle uluslararası siyasette ülke çıkarına yapılan veya yapılacak şeylere fikir üreterek katkı sunulabilir. Ana muhalefet partisi lideri olarak Sayın Özel, Sosyalist Enternasyonal’de hem CHP Genel Başkanın hem de bu uluslararası yapılanmanın başkan yardımcısı sıfatıyla gerek AB ile ilgili gerekse global ölçekte Türkiye’nin haklı tezlerini anlatarak erdemli ana muhalefet profili çizebilir.
Geçmişte Kılıçdaroğlu CHP’sin de olduğu gibi Libya ve özellikle Suriye tezkeresi gibi Türkiye’nin beka sorununu ilgilendiren sahalar başta her şeye itiraz ederek halkın zihninde müsbet izler bırakacak yapıcı ana muhalefet portresi çizebilmek mümkün değil elbette. Ayrıca bir de bölücü terör örgütünün meclisteki uzantısı olduğunu hiçbir zaman inkâr etmeyen DEM Parti’nin yöneticileri ile halvete girerek de bunu yapmak mümkün değil.
Bunun dışında iç siyasette kötü bulduğunuz şeyleri eleştirebilir daha iyisi için ülkenin hayrına daha faydalısı için iktidarın önüne alternatifler koyabilirsiniz. Zaten demokratik bir ülkede muhalefetin asli görevi iktidarı denetlemek ona yol yöntem göstermekle ilgilidir.
DEM Parti ile iş birliği terör olgusunu meşrulaştırma aracılığıdır. En tehlikeli siyaset yapma tercihi bu alana teslimiyettir. Zira terör siyasetini meşrulaştırmak politik zemini enfekte eder. Ve bir zaman sonra bu çabanın ülke bütünlüğünü zedeleyecek zihinlerdeki terör algısını meşrulaştırmaya kapı aralayacağı neredeyse ortadadır.
Böyle bir durum ortada iken ülke bütünlüğünü sorgulatacak terör olgusunun ‘’siyasal hedefler uğruna feda edilmesi’’ hiçbir siyasetin ve siyasetçinin makul açıklaması ile normalleştirilemez. Zira bu ülke, dünyada terörün en acımasızını yaşayan belki de tek ülke. Herhangi bir terör örgütüne dünyada gerek insan gerekse ekonomik kayıp olarak bu kadar çok zayiat veren ikinci bir ülke neredeyse yok.
Dünyada, terörle iç içe olup da teröre bu kadar çok alan açan veya açma çabası içinde olan başka bir ülke muhalefeti yoktur sanıyorum.
Devlet adamı olmak gerekiyor. Muhalefette de olunsa iktidar sahibi de olunsa önce devleti sahiplenecek devlet adamı vasfı yakışır siyasete yön veren şahsiyetlere. Yakın tarihimizin mümtaz şahsiyetleri merhum Bülent Ecevit, Alpaslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Deniz Baykal; bunlar önce devlet diyen önemli devlet adamı vasıflı siyasal figürlerimizdi. Bazıları iktidar sahibi oldu yeri geldi muhalefete düştüler ancak hiçbir zaman ne terör uzantısı partilerle iş tuttular ne de kendi siyasi gelecekleri uğruna da olsa böyle bir şeyi akıllarından geçirdiler.
Maalesef bu aymazlık CHP’nin eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile başladı.13 yılda 17 kez sandığa gömülen bu sabık genel başkan yediği tokadın sebebini aramak yerine hep sahibini aramayı tercih etti.
14 ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinde seçmen işte bu yüzdendir ki Kılıçdaroğlu’nun DEM Parti ile yaptığı ortaklığa rıza göstermedi. Devleti, Kılıçdaroğlu’na DEM Parti ile hemen seçim öncesi yaptığı 12 maddelik mutabakat içinde öne çıkan ‘’ kayyumluğun uygulanmaması, bölgesel özerklik, Öcalan’ın salıverilmesi’’ gibi can yakıcı konular nedeniyle güvenmedi teslim etmedi.
Ve CHP’nin 6 Kasım 2023’de ki 38.olağan kurultayında elinde kocaman bir ‘’ Hiç’’ ile tarihin tozlu sayfalarına uğurlarken Özgür Özel’i yeni genel başkan seçti. CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel ön teker nereye giderse arka tekerde oraya gider misali 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde ‘’ kent uzlaşısı’’ adı altında o da DEM Parti’yi kendine yol arkadaşı yaptı.
31 Mart seçimleriyle CHP yarım asır sonra %38 oy oranına ulaştı. 22 yıl sonra AK Parti’nin önüne geçti. Birinci parti oldu. Bu seçim sonuçlarının çıktısıyla seçmen CHP’ye ‘’ 9 ay önce seni beka sorunu olarak gördüm ülkeyi teslim etmedim. Ancak iktidara da ekonomi başta bazı nedenlerle ders vermem gerekiyordu. Ancak illegal partilerle ülke yönetimine yönelik olarak işbirliği yaptığın sürece belki belediyelerde yetki veririm ancak ülke yönetimini teslim etmem’’ mesajını vermiş oldu.
Ancak Özgür Özel bir şey daha yaptı. O yaptığı da ‘’ siyasette normalleşme’’ çabasına öncülük etmesiydi. Bu iyi bir şeydi. Karşılıklı ziyaretler sonrası iktidar kanadından önemli jestler, iadeyi ziyaretler… Ancak bu siyaset üzerindeki sakin hava yerini fırtınaya bırakır mı bilemiyoruz. Bunu birlikte göreceğiz. Ancak benim düşüncem özellikle ‘’ milli’’ konularda DEM Parti’nin kuyruğuna takıldığı sürece çok uzun sürmeyeceği yönünde.
Zira ülkeye muhalefet eden DEM Parti, ‘’ Mayın eşeği’’ gördüğü CHP üzerinden kendini koruma hatta aklama ve meşrulaştırma çabası devam ettiği sürece bir yerde buna protez olan CHP, Cumhur İttifakının başat partileri AK Parti ve MHP ile asimetrik olarak karşı karşıya gelecekleri muhakkak olduğuna göre ben bu bahar havasının yaz bitmeden sonbahara dönüşeceğini düşünenlerdenim.
EZBERCİ NESİLDEN; DÜŞÜNEN NESİLE…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.