TAPU MÜDÜRÜ/ TAPU UZMANI / GAYRİMENKUL DEĞERLENDİRME UZMANI / GAYRİMENKUL FİNANS UZMANI
Pandemi ile başlayan ardından 14 ilimizi etkileyen deprem hadisesinin getirdiği insani ve ekonomik yıkım makro ekonomik dengeyi alt üst etmişti. Bu ekonomik türbülans tedarik zincirini etkilemesi sonucu konut arzı karşısında konut talebini yükseltmişti.
Ardından art arda gelen küresel ölçekli etkiler ve depremin getirdiği artçı etki yüksek enflasyona sebebiyet verirken enflasyonun getirdiği yüksek kredi faiz artışı zaten baskılanan konut talep pozisyonu daha da baskılamış buna bir de konut inşaat maliyetini etkilemesi gibi nedenlere bağlı sebep-sonuç ilişkisinin getirdiği durum son olarak konut piyasasında da ciddi bir fiyat balonuna sebebiyet vermişti. Oluşan bu fiyat balonu konut alımını özellikle sabit gelirliler açısından neredeyse imkânsız hale getirirken konut sektörü son yıllarda içine kapanmıştı.
İçine kapanan konut sektörü Maliye Bakanlığının son günlerdeki konut piyasasına yönelik açıklaması ile açık olan bu yaraya tuz bastı desek yanılmış olmayız.
Birincisi daha önce bir yazımda bahsettiğim üzere konut sektörüne alım satım harçlarına yönelik ‘’ ekspertiz değeri’’ zorunluluğu geliyor.
Bu şu demek… Eskiden belediyenin kendi komisyonları tarafından belirlenen rayiç bedeli değil gayrimenkul değerleme şirketi pozisyonundaki ekspertiz kuruluşlarından değer tespiti yaptırma mecburiyeti getiriyor.
Bu ekspertiz raporu düzenlemesi geç kalınmış şimdiye kadar yapılması gereken bir düzenlemeydi. Zira devlet büyük vergi kayıpları yaşarken parası olan uyanık insanlar düşük rayiç bedelle alıp yüksek kar ederek yine düşük rayiç bedelle satılmasıyla bir gayrimenkulden büyük kazançlar elde ediliyordu.
Şu ülkelerin önemliliği için önemli bir klişedir. Bir ülkenin toprağı ne kadar değerliyse o ülkenin zenginliğine bağlı itibari değeri de o kadar fazladır.
Burada öneri olarak şu yapılabilir: ‘’ Satış harç oranları % 4’ten % 2’ye düşürülerek hem vatandaşın harç ödeme yükümlülüğüne bir kolaylık sağlanmış olur hem de gayrimenkulün gerçek değeri bu sayede kayıt altına alınmış olur.’’
İkinci düzenleme eskiden 5 yıl süreyle bir taşınmazı elinde tutan kişiye bu süreden sonra satması durumunda ‘’ değer artış kazancı’’ vergisi tahsil edilmiyordu. Artık bu süre kavramı yeni düzenlemeyle ortadan kalkmış olacak. Yani artık sattığın her taşınmaz için ister 5. yıldan sonra ister 5.yıldan önce değer artış kazancı tahsil edilecek.
Değer artış kazancın belirlenmesinde yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ- ÜFE) esas alınacak. Yani taşınmazın alım tarihi ile satış tarihi arasındaki fark bu endeks ile belirlenip vergiye yansıtılacak.
Üçüncü düzenleme ikinci eve katlamalı vergi tarifesi. Bununla ilgi ayrıntı henüz mevcut değil ancak benim kanım ilk evden alınan yıllık vergi oranının ikinci evde iki katına çıkması yönünde.
Dördüncü düzenleme kira artış oranlarındaki yıllık muafiyet oranının kalkması durumu.
Bugün de uygulandığı gibi yıllık bir kira muafiyet tutarı belirlenir bu muafiyet tutarının üstündeki kısım vergiye tabi olur bu kısım üzerinden oranlamayla ev sahibinin ödeyeceği kira vergi tutarı belirlenirdi. Bundan sonra muafiyet ortadan kalkacağı için yıllık tutarın tamamı üzerinden vergi oranının güncellenmesi düşünülüyor.
Sonuçları vatandaş açısından ne olur derseniz…
İkinci konutu alırken artık iki kez düşünün!
Mirasın intikali
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.